General
- Türk dünyası yemekleri Dokuz Eylül Üniversitesinde tanıtıldı
Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) ev sahipliğinde düzenlenen "Türk Dünyası Gastro Diplomasi" etkinliğinde öğrenciler, Türk dünyasına özgü farklı yemekler hazırladı.
Devamını okuDokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) ev sahipliğinde düzenlenen "Türk Dünyası Gastro Diplomasi" etkinliğinde öğrenciler, Türk dünyasına özgü farklı yemekler hazırladı.
Devamını okuYunus Emre Enstitüsü (YEE) Başkanı Şeref Ateş, Cumhuriyet'in 100. yılı 2023'te 100 merkeze ulaşmayı ve tüm dünyada 1 milyon kişiye Türkçe öğretmeyi hedeflediklerini söyledi.
Devamını okuKırgızistan'da yetenek ve gücü ölçen geleneksel spor Kökbörü, oynanmaya devam ediyor.
Devamını okuOnikiada’nın Yunanistan’a verilmesiyle Rodos ve İstanköy Türklerinin ortaya çıkan dramı, giderek dayanılmaz bir durum almıştır. Adalarda yaşamakta olan Türkler, bir kültürel soykırım aşamasındadırlar.
Yunan hükümetleri, Rodos ve İstanköy’de yaşayan Türkleri, Türk kimliğiyle kabul etmemektedir. Etmediği için de bu kimliklerini öne çıkaranları değişik araçlar kullanarak cezalandırmakta ve korkutmaktadır. Türkçe eğitim-öğrenim hakları 1972 yılında ellerinden alınmıştır. AB yurttaşları olan Türkler ana dillerini öğrenmekten mahrum bırakılmıştır.
“Rodos ve İstanköy Türk Toplumunda Eğitim-Öğretim “ kitabı bu bağlamda iki temel amaca yönelik olarak kaleme alınmıştır.
Birinci amacı; Rodos ve İstanköy Türk Toplumunda Osmanlı, İtalya/Almanya/Britanya ile Yunanistan Döneminde de 1972 yılına değin Türkçe-Eğitim ve Öğretim olduğu konusunda Uluslararası ve Türkiye kamu oyunda farkındalık yaratmaya yöneliktir.
İkinci amacı ise; Rodos ve İstanköy’de iki dillilik temelinde Türkçe Eğitim-Öğretim verecek okulların yeniden açılmasını sağlayacak girişimlere toplumsal ve siyasal olduğu kadar bilimsel bir zemin hazırlamaktır.
Kitap, birbirini izleyen dokuz bölümden oluşmaktadır. Sırasıyla; “Rodos ve İstanköy Kısa Tarihi”,“ Rodos ve İstanköy Türk Toplumunda Kimlik-Anadil ve Okul İlişkisi”, “ Rodos ve İstanköy Türk Toplumunda Osmanlı Dönemi Eğitim-Öğretim”, “Rodos ve İstanköy Türk Toplumunda İtalya/Almanya/Britanya Dönemi Eğitim-Öğretim”,“ Rodos ve İstanköy Türk Toplumunda Yunanistan Dönemi Eğitim-Öğretim”, “Rodos Türklerinin Kültürel Aidiyeti: Adada “Eski Yazı-Türkçe” Kültür ve Edebiyat”, ” Rodos ve İstanköy Türk Okullarının Mimari Özellikleri ve Tarihçesi”,“Rodos ve İstanköy Türklerinin Güncel Sorunları” ve “Rodos ,İstanköy ve Onikiada Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği’nin Kısa Tarihçesi” dir.
Devamını okuFUEN TAG ailesi olarak 2023 yılının barış, sağlık, neşe ve refah getirmesini umut eder, yeni yılın Türk dünyası ve tüm insanlık için umut dolu ve iyi dileklerin gerçekleştiği bir yıl olmasını dileriz.
Devamını okuBükreş Yunus Emre Enstitüsü, Romanya’daki yerel yönetimlerle iş birliğini güçlendirmeye yönelik atılımlarda bulunmaya ve yerel yönetimlerle ilişkileri ileri seviyeye taşımaya devam ediyor.
Devamını okuRodos, İstanköy ve Onikiada Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği(ROİSDER),Türk Tarih Kurumu(TTK) ve Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi (MSKÜ) ile Atatürk Kültür Merkezi’nde 22-23 Aralık 2022 tarihinde “Rodos ve Onikiada’da Türk Varlığının 500. Yılı Sempozyumu” düzenledi . Sempozyuma çeşitli üniversitelerden akademisyen,bilim insanları,öğrenciler ve Rodos ve İstanköy Türkleri katıldı.
Sempozyumda, Adaların Osmanlı tarafından fethi ve yönetimi, Rodos ve İstanköy Türklerinin kültürel kimliği ve geleceği, bu bölgedeki Türklere ait mimari eserlerin korunması gibi konularda 29 adet bildiri sunuldu ve özelikle Türk-Yunan İlişikleri temelinde Rodos ve İstanköy Türklerinin sorunlarına yönelik çözümler önerildi.
TTK Başkanı Prof. Dr. Birol Çetin, sempozyumun açılışında yaptığı konuşmada, kurumun 91 yıldır Türk tarihinin bütün yönlerini araştırmak üzere faaliyetlerini sürdürdüğünü söyledi.
Yunanistan’ın özellikle geçen yıl haddini aşarak Türkiye’ye karşı çok ağır ithamlarda bulunduğunu hatırlatan Çetin, bunlara yeterli cevapları verdiklerini dile getirdi ve karşı tarafın en çok korktuğu ve yetersiz kaldığı alanın tarihi yönleri olduğunu kaydetti.
Çetin,açış konuşmasını şöyle sürdürdü: “Bunun arkasında başka güçler de var. Bunların bağımsızlık kazanma süreçlerini de çok iyi biliyoruz. Dolayısıyla biz kurum olarak bilimsellikten milim sapmadan çalışmaya devam edeceğiz. Bir savunma psikolojisi içerisinde de değiliz. İşin hakikati Ermeni meselesinde de böyle, hep sırtımızdan hançerlenmişiz. İyi niyetimizin, merhametimizin karşılığı olarak böyle bir muamele görmüşüz tarih sayfalarında. Dolayısıyla hakikatin tarafı olduğumuz için haklıyız ve güçlüyüz.”
ROİSDER Başkanı Prof. Dr. Mustafa Kaymakçı ise açılış konuşmasında, Rodos ve İstanköy Türklerinin Sorunları hakkında uluslararası örgütlerde farkındalığın oluşturulması amacıyla 1996’dan bu yana yoğun bir çalışma sürdürdüklerini anlattı.Kaymakçı, Adalar Türklerine Yunanistan tarafından kültürel asimilasyondan giderek kültürel soykırıma varan uygulamaların yapıldığını söyledi.
Özellikle üstünde durdukları en önemli konunun Türk ve Yunan halkları arasında dostluk ve işbirliğini geliştirmek olduğuna işaret eden Kaymakçı, “Ancak, bu içten isteğimiz karşılıklı değildir. Derneğimiz tüm üyeleri Türkiye ve Yunanistan arasındaki dostluğun sağlam temellere oturtulmasının öncelikle ilişkilerde sorun olan konuların konuşulmasından geçtiğine inanmaktadır.” dedi.
Adalarda yaşayan Türklerin kültürel kimliklerini yaşayamamalarını bir insanlık sorunu olarak değerlendirdiklerini vurgulayan Kaymakçı, şunları kaydetti:
“Hiçbir kültürel kimliğin yok edilmesi ya da görmezlikten gelinmesini doğru bir yaklaşım olarak kabul etmiyoruz. Batı Trakya’da olduğu üzere Rodos ve İstanköy’de Türk kültürel kimliğinin korunması ve geliştirilmesi, bir Avrupa Birliği ülkesi olan Yunanistan’ın önde gelen görevlerinden biri olması gerekir. Soydaşlarımızın Ege Denizi’nden yükselen sessiz çığlığına bütün uygar ülkeler cevap vermeli. Devletimizin gerek Avrupa Konseyi gibi uluslararası platformlarda gerekse Türk Yunan ilişkilerinde yoğun olarak bu konuyu gündeme getirmesini de memnuniyetle karşılıyoruz.”
Türk ziyaretçilere, gördükleri yıkımları özellikle Yunanistan yetkililerinin dikkatine sunmalarını öneren Kaymakçı, “Bu şekilde bir baskı oluşmasının gerekli olduğunu herkes bilmeli. Rodos ve İstanköy Türklerine sahip çıkmanın Türkiye’ye sahip çıkmakla eş değer olduğunu düşünüyorum. Çünkü burası Türkiye’ye en yakın Türk toplulukları.” değerlendirmesinde bulundu.
Konuşmaların ardından ROİSDER’in hazırladığı “Rodos ve Onikiada’da Türk Varlığı’nın 500.Yılı’nda Adalar Türklerinin Sorunları” belgeseli ile TTK’nın hazırladığı “Mora Katliamı ve Anadolu’da Yunan Mezalimi “belgeseli gösterildi.
Sempozyumda, ROİSDER’in Rodos ve İstanköy’de varolan ,ancak çoğu yıkım içinde olan Osmanlı Türklerinden kalan camiler,imaret,çeşmeler ve okulların fotoğrafları ve resimleri ile kitaplarını içeren sergisi katılımcıların dikkatini çekti. Mimari eserlerin yıkımı hüzün ile karşılandı. Ayrıca Muğla Olgunlaşma Enstitüsü tarafından dönemin kıyafetlerini içeren sergisi ile Rodos’un Fethi ile ilgili minyatür çalışmaları ilgi ile izlendi.
Rodos ve Onikiada’da Türk Varlığının 500. Yılı Sempozyumu’nda sırasıyla “Rodos ve Onikiada’nın Türk Egemenliğine Geçişi”, “Demografik Yapı ve Kültürlerarası İlişkiler”, “İtalyan İşgalinden İkinci Dünya Savaşı Sonrasına Rodos ve Onikiada”,”Uluslararası İlişkiler Ve Hukuk Bağlamında Ege ve Akdeniz”, “Hukuki Statü ve Yaşanılan Sorunlar”, “Rodos Türklerinde Ekonomik Hayat”, “Kültür, Edebiyat, Mimari I”, “Kültür, Edebiyat, Mimari II” oturumlarında bildiriler sunuldu.
Sempozyumun sonunda gerçekleştirilen “Değerlendirme ve Kapanış” oturumunda, TTK Başkanı Prof.Dr.Birol Çetin’in yöneticiliğinde Prof.Dr.Yusuf Halaçoğlu,Prof.Dr.Temuçin Faik Ertan ve ROİSDER Başkanı Prof.Dr.Mustafa Kaymakçı sempozyumu değerlendirdiler.Kaymakçı,sözlerinin sonunda “Sempozyumuzun verdiği ivmeyle Rodos ve İstanköy’de yaşamakta olan Türk soydaşlarımızın başta kültürel hakları olan anadille eğitim-öğrenme hakkının sağlanması konusunda, Yunanistan Devleti’nin uluslararası antlaşmalara uyum göstermesini derneğimiz adına diliyorum ”dedi.
Devamını oku
Kırım Tatar Milli Meclisi Başkanı Refat Çubarov, 105. kuruluş yıldönümünde Kırım Ahali Cumhuriyeti'ni anlattı.
Devamını okuBundan tam 105 yıl önce Bahçesaray'da toplanan ilk Kırım Tatar Milli Kurultayı, Kırım Ahalî Cumhuriyeti'nin kurulduğunu ilan etti. O gün, Kırım Tatar halkının Tarak Tamgalı Gökbayrağı, Hansaray üzerinde yükseldi.
Devamını oku16. yüzyılın başında l. Meñli Geray Han tarafından kurulan Hansaray, I. Sahib Geray Han döneminde (1532-1551) avlu düzeni, saray çekirdeği ve camisi ile esas kuruluş planına kavuşur. 16. yüzyıl başlarından 1783 senesine kadar geçen süre içinde Hansaray, Doğu Avrupa’nın güçlü devletlerinden biri olan Kırım Hanlığı’nın idarî merkezi, hanların da şahsî ikametgâhı olmuş, hanlığın başşehri Bahçesaray da Hansaray’ın çevresinde teşekkül etmiştir.
Devamını oku